Türk Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK) Başkanı Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, Kovid dahil pek çok virüsün şu anda yaygın olduğunu ancak 2008’de büyük bir salgına neden olan ve Domuz gribi olarak bilinen H1N1’in daha çok görüldüğünü belirtti.
Prof. Dr. Yavuz, maske takmanın çok önemli olduğunu vurgulayarak, “Riskli gruplar henüz grip aşısı olmadılarsa hala yaptırabilirler. Aşı olmanın yanında, maske kullanmak da hastalıktan korunmak için çok etkili. Yılbaşı kutlamalarında da, hastalık belirtileri olanların riskli kişilerle temas etmemesi gerekiyor” dedi.
Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, mevsimsel griplerin geçen yıla göre daha geç başladığını ancak Aralık ayında arttığını söyledi.
Prof. Dr. Yavuz, şu anda yüzlerce virüs ve bazı bakterilerin dolaştığını, yaşlılar, kronik hastalar, gebeler ve 2 yaş altı çocuklar gibi riskli gruplar için ise H1N1 ve koronavirüsün hastaneye ve yoğun bakıma yatışlara yol açabileceğini ifade etti.
KLİMİK çalışma gruplarının verilerine göre, Türkiye’de de dünyada olduğu gibi Domuz gribi olarak adlandırılan H1N1’in diğer virüslere göre daha yaygın olduğunu kaydeden Prof. Dr. Yavuz, “Şu anda çok sayıda virüs ve biraz da bakteri var. Ama 2008’de pandemi yapan H1N1’in daha çok öne çıktığını görüyoruz. Bu mevsimsel bir durum. Aralık-Ocak aylarında başlayıp Şubat-Mart aylarında biter, Nisan’da pek yeni vaka olmaz. Bu yılki sayıların geçen yıldan ne kadar farklı olduğunu anlamak için Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü’nün verilerini bekliyoruz” dedi
“KOVİD MEVSİMSEL BİR HASTALIK OLMADI”
Kovid’in mevsimsel bir viral enfeksiyon olmadığını ve 2-3 ayda bir yeni dalgalara neden olduğunu söyleyen Prof. Dr. Yavuz, “Şu anki tahminimize göre, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de Pirola’nın bir alt türü olan JN1 mutasyonu aktif. JN1 bağışıklıktan kaçabilen bir mutasyon olduğu için, geçen aylara göre (Kovid vakalarında) bir artış var. İnfluenza da hem ölümlere hem de hastane ve yoğun bakım yatışlarına sebep olmaya başladı. Türkiye de bu şekilde bir eğilim içinde” diye konuştu.
“GRİP VE KOVİD RİSKLİ GRUPLAR İÇİN TEHLİKELİ OLABİLİR”
Yüzlerce viral enfeksiyon arasında en dikkat edilmesi gerekenin, riskli gruplarda ağır seyreden ve ölümcül olabilen Kovid ve grip olduğunu dile getiren Prof. Dr. Yavuz, şunları söyledi:
“Riskli gruplar henüz grip aşısı yaptırmadılarsa, hala yapabilirler. Çünkü grip çok arttı. Aşı olmanın dışında, maske de korunmak için çok önemli. Yılbaşı kutlamaları sırasında da, riskli kişilerle bir araya gelmeden önce hastalık belirtilerine dikkat etmek lazım. Kovid de aynı şekilde. Çünkü riskli gruplarda ikisi de ciddi sonuçlara yol açabiliyor. Yaşlılar, 2 yaş altı çocuklar, obezler, sigara içenler, başka hastalığı olanlar ve gebeler, kalabalık yerlerden uzak durmalı ve mutlaka maske takmalılar.”
Hastalık belirtileri olanların riskli grupları korumak için tedbir alması gerektiğini de belirten Prof. Dr. Yavuz, “Önemli olan hasta kişilerin ateşleri düşene kadar veya semptomları hafifleyene kadar evde kalması. Bunu yapamıyorsa, maske takarak başkalarına bulaştırmamaya çalışması” dedi.
“GRİP AŞISI GRİBE SEBEP OLMAZ”
Grip aşısı yaptıranların “Aşı oldum ama grip oldum” dediklerini duyduğunu söyleyen Prof. Dr. Yavuz, aşının gribe neden olmasının mümkün olmadığını anlattı ve şu bilgileri verdi: “Böyle bir şey olamaz. Çünkü grip aşısı tamamen ölü virüs aşısıdır. Yani aşının kendisi hastalık yapıcı değildir. Aşının amacı hastalığı tamamen önlemek değil, ağır seyretmesini ve ölüme yol açmasını engellemektir. Hastaneye veya yoğun bakıma yatışları azaltır. İnsanlar griple nezleyi karıştırıyorlar. Grip, influenza virüsünün neden olduğu ayrı bir hastalıktır. Nezle ise yüzlerce farklı virüsün sebep olabileceği başka bir hastalıktır. Nefes darlığı, ateş yoksa, uzun süren öksürük de genellikle kendiliğinden geçer, virüsler akut bronşit dediğimiz duruma neden olabilirler, ama bu grip değildir. Grip, yaygın eklem ağrısı, kırıklık, yüksek ateş, öksürük, baş ağrısı gibi belirtilerle ortaya çıkar.”
“ERKEN TANI VE TEDAVİ İÇİN TESTLERE ULAŞIM SORUNU VAR”
Kovid veya grip açısından riskli grupta olanların hastaneye veya ölüme giden yolu önlemenin bir yolu da ‘çok erken aşamada’ hastalığın tanısını koyup gerekli antiviral ilaçlara başlamak olduğunu söyleyen Prof. Dr. Yavuz, bunun için test yapılması gerektiğini ancak testlere ulaşımda sorun yaşandığını ifade etti. Prof. Dr. Yavuz, şöyle devam etti:
“Grip için de Kovid için de elimizde antiviral ilaçlar var. Ama ikisinde de çok erken başlamak gerekiyor. Bu yüzden de hastalık ağır seyredebilecek kişilerde erken tanı koyup ilaçlara başlamak lazım. Biz Kovid’de PCR testlerini hızlı yapabilme kapasitemizi maalesef artıramadık. Oysa ki bu testleri bütün viral enfeksiyonlar için kullanabilirdik. Testlere ulaşmakta zorluk var, bunu inkar edemeyiz. Özellikle birinci basamakta (aile hekimlikleri) bu çok belirgin. Bu insanlar belirtiler başladığında aile hekimine gidecek ama orada da Kovid dönemindeki gibi rahatça test yapma imkanı maalesef yok. Bunun iyileştirilmesi gerekiyor. Üçüncü basamak hastanelerde bu testleri yapabiliyor.”